Birleşmiş Milletler 21. Taraflar Konferansı’nda 195 ülkenin onayıyla kabul edilen Paris Anlaşması, iklim değişikliğine karşı küresel çapta verilen mücadelede tarihsel bir dönüm noktasıdır. Anlaşma, 5 Ekim 2016 itibariyle, küresel sera gazı emisyonlarının %55’ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulunun karşılanması sonucunda, 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmişti.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 4 Kasım 2019 tarihinde "Başkan
Donald Trump, Amerikan halkına, vergi mükelleflerine ve işlerine yüklediği yükten dolayı
Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararı verdi. ABD, bugün (dün) Paris İklim Sözleşmesi'nden çıkışı sürecini resmen başlattı. Anlaşmalara uygun olarak ABD,
BM'ye konuyla ilgili resmi tebligatı sundu. Sözleşmeden çıkış, tebligatın resmen sunulmasının ardından bir yıl sonra gerçekleşecek." demiş, daha sonra Donald Trump, Anlaşmanın, "iklim değişikliğiyle mücadeleyi değil, diğer ülkelere ABD'ye karşı ekonomik avantaj kazandırmayı amaçladığını" savunmuş, bunun Amerika ekonomisinde 3 trilyon dolar ve 6,5 milyon istihdam kaybına yol açacağını iddia etmişti. 1 yıllık bekleme süresinin ardından Dünyanın en büyük ekonomisi ve en büyük ikinci kirleticisi konumunda olan ABD ise, Koyoto Anlaşması’nda yaptığı gibi, Paris Anlaşması’nı da sabote ett ve Donald Trump 4 Kasım 2020 tarihinde ülkesinin Paris Anlaşmasından çekildiğini duyurdu.
Joe Biden ise seçim kampanyası döneminde ülkesinin tekrar Paris Anlaşmasına dahil olacağını açıklamıştı.
ABD Başkanı Joe Biden, göreve başlama törenlerinin bitmesinin ardından Donald Trump döneminde sıkça tartışılan politikaları geri çevirmeye yönelik ilk kararnameleri ile birlikte iklim değişikliğiyle mücadeleyi öncelikleri arasına alarak küresel ısınmayı inkar eden Donald Trump'ın çekildiği Paris İklim Anlaşması'na yeniden dahil olmaya yönelik başkanlık kararnamesini de imzaladı.
Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2021, 23:16