Anayasa Tartışmaları: Türkiye'nin Anayasaları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu açıklaması, bir süredir rafa kaldırılan bir tartışmayı gündeme taşıdı: Sivil Anayasa.

Anayasa Tartışmaları: Türkiye'nin Anayasaları

Anayasa tartışmaları bir anda gündeme girse de aslında tartışma yeni değil, zira Türkiye 60 yıldır askeri anayasalar ile yönetiliyor ve hemen her zaman her farklı görüşten siyasiler ve sivil toplum örgütleri bir sivil anayasa talebinde bulunuyor. Hatta bu nedenle 1982 Anayasası'nın 40 yıllık geçmişinde 123 maddesi değiştirildiğini ve bazı değişikliklerde sivil anayasa söyleminin öne çıktığını söylemek mümkün. Hatta değişmeyen maddelerinin özgürlük ve haklar ile ilgili olmadığını düşündüğümüzde mevcut anayasanın 1982 yılında yürürlüğe giren anayasa olduğunu söylemek de zor olacaktır. Biz de Türkiye'nin Anayasal geçmişini bu yazımızda özetlemeye çalıştık...

Osmanlı'da Anayasal Gelişmeler ve İlk Anayasa

Osmanlı toplumu, monarşi ile idare edilmekteydi ancak bu monarşi yüzyıllar boyunca mutlak yani sınırlandırılmadan devam etti. Mutlak monarşiyi sınırlandıran şeri ve örfi uygulamalar varsa da gerçek anlamda ilk sınırlandırma 1808 yılında ilan edilen Sened-i İttifak sayılmaktaydı, zira tam bir insan hakları belgesi olmasa da Sened-i İttifak, Padişah'ın yetkilerini kısıtlayan ilk siyasal belgeydi. Padişah onayıyla yürürlüğe giren ve padişah vekili olarak sadrazamdan gelen rüşvet, işkence, yolsuzluk ve zararlı işlere ayanların karşı çıkabileceğini düzenleyen belge İngiliz  Magna Carta'sı gibi ilk insan hakkı (anayasal belge) belgesi sayılsa da çok kısa ömürlü olmuştur, 1,5 ay sonra tekrar padişah fermanı ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Tanzimat Fermanı

3 Kasım 1839 tarihine gelindiğinde ise Padişah Abdülmecit döneminde Tanzimat Fermanı veya diğer adıyla Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu ilan edildi. Nitelik olarak ferman olan bu belge ile can ve mal güvenliği ve miras hakkı, yargılamada açıklık ve yargılanmadan idam yasağı, vergide adalet, rüşvet yasağı gibi ilkeler kabul edildi. Padişahın, fermanda ilan edilen ilkelere ve konulacak kanunlara uyacağına yemin ettiği de düşünüldüğünde yetkilerinin kısıtlandığını kabul ettiği yani monarşinin sınırlanmaya başladığı kabul edilmelidir. Tanzimat Fermanı'nın ilanıyla başlayıp 1876 Kanun-i Esasi kabul edilene kadar geçen dönem de Tanzimat Dönemi olarak adlandırıldı.

Islahat Fermanı

Yine Abdülmecit döneminde Avrupa Devletlerinin istekleri doğrultusunda, Tanzimat Fermanı'nın tamamlayıcısı ve pekiştiricisi olan Islahat Fermanı, yine ferman olarak ilan edildi. Burada daha çok gayrimüslimlere yönelik düzenlemeler dikkati çeker: bütün din topluluklarının eşit tebaa gözüyle bakılmasına yönelik olarak memur olma yolu açılması, askeri okullara ve askere gitme hakkı tanınması, cizyenin kaldırılması, din değiştirme hakkı kabul edilmesi ve İslam'dan çıkmanın ölüm cezasının kaldırılması getirilen düzenlemelerdir.

İlk Anayasa: Kanun-i Esasi - Meşrutiyet

Osmanlı Devleti her ne kadar monarşi de olsa 19. yüzyılda padişahların gücü de giderek zayıflamaktaydı, bazen yeniçeriler bazense ulema isyanlar ile sık sık padişah değiştirir olmuştu. Mithat Paşa da 3 ay tahtta kalan 5. Mehmet'i indirerek yerine Abdülhamit'in geçmesini sağlamış karşılığında da bir anayasa sözü almıştır. Bu söz 4 ay içinde zorla yerine getirilmiş ve 23 Aralık 1876'da Kanûn-î Esasî padişah tarafından kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Bu 4 ay boyunca en çok tartışılan madde ise padişaha yine sürgün hakkı vermek olmuştur. Anayasa'nın ilanında 14 ay sonra Mithat Paşa Hicaz'a sürgüne gönderilmiş bundan 9 gün sonra da Anayasa askıya alınmıştır. Yani ilk Anayasamız 14 ay ömürlü olmuştur. Ancak yine de bu dönemde bugün için insan haklarına aykırı sayılabilecek, idam, sürgün gibi maddeler içerse de, tek taraflı olarak padişah tarafından ilan edilse de, padişaha anayasayı askıya alma yetkisi verilse de yine de bir anayasaydı ve birçok yenilik ve düzenleme içermekteydi. Ayrıca Osmanlı bir Meclis ile tanışmış böylece mutlak monarşi de meşruti monarşiye dönmüştü. Sadece erkekler oy kullansa da bir seçim yapılmıştı. Ayrıca birçok makam ve memuriyet kanunlara dayandırılmıştı. Yani kısa ömürlü de olsa artık iktidar yeryüzüne inmeye başlamıştı ve artık Osmanlı Meşrutiyet ile tanışmıştı.

Meclis dönemi Osmanlı'nın en büyük yenilgilerinden birine yani 93 harbi olarak adlandırılan 1878 Osmanlı Rus Savaşına denk geldiği için meclis çalışmaları hep savaş gölgesinde kaldı, bir suçlu aranıyordu ve ya padişah ya meclis ikilisinden meclis suçlanarak anayasa fiilen olmasa da kaldırıldı ve meclis kapatıldı, anayasa yürürlükte gibiydi ama uygulanmıyordu. Ardından gelen ise istibdat dönemidir.

2. Meşrutiyet

Selanik'ten İstanbul'a yürüyen ordunun baskısı ile 2. Abdülhamit 24 Temmuz 1908'de, 1876 Anayasası'nı yeniden yürürlüğe sokmak zorunda kaldı hatta bu olay Hürriyet İlanı olarak kabul edildi ve 30 yıla yakın yani Cumhuriyet döneminde resmi bayram olarak kutlanıyordu. Yeniden seçimler yapıldı daha hemen Aralık ayında meclis toplandı ve 8 ay içerisinde de Kanun-i Esasi değiştirildi, artık Monarşi gerçek anlamda Meşruti olmuştu, zira bu değişiklerle, padişahın tahta geçişinde vatan ve millete sadakat yemini etmesi zorunluluğu konuldu, padişahın yargısız sürgün hakkı kaldırıldı,, basından sansür kaldırıldı, sadrazamın yetkileri artırıldı, meclisin güvensizlik oyu ile hükümeti düşürme yetkisi tanındı, padişah tarafından veto edilen kanunların mecliste üçte iki çoğunlukla yeniden kabulü ilkesi benimsendi, posta evrakının mahkeme kararı olmadan denetlenemeyeceği kabul edildi.

İşte bu değişiklikler Kanun-i Esasi'de yer alan hakların tek taraflı padişahtan tebaasına verdiği haklar olmasından da çıktığını gösteriyordu, ülke artık kanunlarla yönetilecekti.

Yalnız burada dikkat edilmesi gereken Kanun-i Esasi'nin Mithat Paşa tarafından hazırlatılması yani asker kökenli bir anayasa olması ve yine 1908'de yürürlüğe konulmasını ordunun baskısının sağlaması ve değişiklikler özgürlük nitelikli olsa da mecliste baskın olan İttihatçılığın etkisi yani yine asker etkisidir.

Türk Anayasaları

İlk Anayasa: Teşkilat-ı Esasiye Kanunu - 1921 Anayasası

İlk Türk Anayasası olarak Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nin 20 Ocak 1921'de kabul ettiği Teşkilat-ı Esasiye Kanunu 23 maddeli kısa bir anayasadır zira bu anayasa Kanun-i Esasi'nin sadece kendisi ile çelişen hükümleri yürürlükten kaldırmıştır diğer hükümleri ise 1924 Anayasası'na kadar yürürlükte kalmıştır. İşte bu 3 yıllık döneme çifte anayasalı dönem de denilebilir.

Osmanlı'nın 1. Dünya Savaşından mağlup ayrılması, Mondros Ateşkesi ile ülkenin parçalanması, dayatılan Sevr derken Mustafa Kemal Paşa liderliğinde ülkede başlayan İsyan önce kongreleri getirmiş, daha sonra da yeni bir meclis ile neticelenmiştir. 23 Nisan 1920'de kurulan meclis çoğunluğu asker kökenli olan vekillerden oluşsa da, aynı zamanda İstanbul'da da bir meclis bulunsa da yetkileri artık millete indirgeyen bir anlayışa sahipti. Kuruluşundan 8 ay sonra kabul ettiği Teşkilat-ı Esasiye Kanunu "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ikesini ilk kez kabul eden, yürütme kuvveti ve yasama yetkisini, Büyük Millet Meclisi’ne veren anayasamızdır. Devletin dininin İslam olduğuna dair düzenlemeye de açıkça yer verildiğini belirtmek gerekir.

Bu anayasada değişiklik yapılmadan 30 Ekim 1922 tarihine Osmanlı'nın son bulduğuna ve onun yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin geçtiğine dair Kanun çıkarıldı. 1-2 Kasım 1922 tarihli Meclis Kararıyla ise saltanatın kaldırıldı, Hilâfetin ise korundu. Artık sistem değişiyordu ancak adı konulamıyordu. Bu yüzden 1. meclis kendini feshetti ve 11 Ağustos 1923'te 2. meclis toplandı, artık bu meclis birkaç bağımsız aday dışında, Mustafa Kemal Paşanın belirlediği listelerden oluşuyordu. Meclis değişime hazırdı, 29 Ekim 1923 tarih ve 364 sayılı Kanun ile 1921 Teşkilât-ı Esasîye Kanununda önemli değişiklikler yapılarak Cumhuriyet ilan edildi. Cumhurbaşkanlığı makamı oluşturuldu, meclis hükümeti sisteminden parlamenter sisteme geçilmeye başlandı ancak bu değişiklikler sonrasında ikili anayasa işler durumda değildi. 3 Mart 1924 tarihinde Hilafet kaldırılınca Anayasa yetersizliği daha da belirgin hale geldi.

1924 Anayasası

Bu anayasa Cumhuriyet ilan edildikten sonraki ilk anayasamızdır. 1876 Kanun-i Esasi açıkça yürürlükten kaldırılmıştır. Cumhuriyet ilkesini temel alan bu anayasa milli egemenlik ilkesini belirtmiş, güçler birliği demiş olsa bile yargıyı ayrı tutmuş, meclisin üstünlüğüne değinmiş, dinin İslam olduğu belirtmiş, anayasanın zor değiştirilmesi usulü getirmiştir. Kişi hak ve özgürlüklerini bu anayasa ile tanınmıştır ancak sosyal hak ve hürriyetler ile ilgili düzenlemeler bulunmamaktaydı. Ancak bu anayasa da 4 yıl sonra ilk kez toplamda ise 5 kez değiştirilmiştir:

10 Nisan 1928 tarihinde “Türkiye Devleti’nin dini İslam’dır” hükmü çıkarılmış, iki şeri hüküm daha çıkarılmış, laikliğe yaklaşılmıştır.

5 Aralık 1934’te kadınlara milletvekili seçme ve seçilebilme hakkı verilmiş ve seçmen yaşı 18’den 22’ye yükseltilmiştir.

5 Şubat 1937’de, Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılâpçılık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri olarak belirtilmiştir.

Bu anayasa tek partili bir ilke kabul etmese de uzun süre bu şekilde devam edildi. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1924-25) ve Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930) ile çok partili hayata geçiş denemeleri olsa da bu partilerin ömürleri çok kısa olmuştur. Çoğunlukçu demokrasi anlayışına sahip bu anayasa döneminde seçimlerde tek dereceli sistemli seçimleri kabul edildiği için çok partili siyasi hayata 1945 yılında geçilmesine ile sorunlar yaratmaya başladı. Türkiye'de çok partili dönem, 5 Eylül 1945 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi dışında ikinci bir partinin Nuri Demirağ liderliğindeki Millî Kalkınma Partisi kurularak başladı. 7 Ocak 1946'da ise Demokrat Parti Kuruldu ve 1946 genel seçimlerine çok partili sistemle gidilmesi ile Anayasa sorunları başladı zira seçim ilkeleri anayasada yer almayınca açık oy gizli sayım ilkesiyle seçimlere gidildi ve hangi partinin kaç oy alındığı bilinmese de Cumhuriyet Halk Partisi 395, Demokrat Parti 64 ve Bağımsızlar 6 Milletvekilliği kazandı.

1950 seçimleri, Türkiye tarihinin ilk demokratik seçimi olarak kabul edilir, gizli oy, açık sayım yöntemi uygulananınca oyların % 55'ini DP, % 40'ını ise CHP aldı ancak liste usulü çoğunluk sistemi nedeniyle DP 416 CHP 69 milletvekilliği kazandı, daha sonraki 1954 ve 1957 seçimleri de benzer şekilde sonuçlandı. Anayasadaki eksiklikler ve boşluklar, özgürlüklerin sayılmaması, sınırlandırma usulünün olmaması gibi nedenler Demokrat Parti'nin bazı uygulamalarının eleştirilmesine yol açtı, ülke içinde büyük şehirlerde yükselen gerilim Demokrat Parti'nin 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi ile iktidardan düşürülmüş ve 29 Eylül 1960'ta kapatılmasına yol açmıştır.

27 Mayıs 1960 darbesi ile askerler anayasayı askıya almış, 37 düşük rütbeli subay ve emekli Orgeneral Cemal Gürsel'in oluşturduğu Millî Birlik Komitesi ülkeyi 1 yıl anayasasız yönetmiş 9 Temmuz 1961 tarihli referandum ile 1961 Anayasası ya da resmi adıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası kabul edilmiştir.

1961 Anayasası

Bu anayasa ile güçler ayrılığı sağlanmış, Cumhurbaşkanı olan kişinin partisi ile bağının kesilmesine karar verilmiş, çoğulcu demokrasi ilkesi benimsenmiş, meclis ikiye bölünmüş, yargı bağımsızlığı sağlanmış, hakimlik teminatı getirilmiş, Anayasa Mahkemesi kurulmuş, yürütmenin eylemleri Danıştay denetimine verilmiş, temel hak ve özgürlükleri Anayasa ile güvenceye alınmış,işçi ve memurlara sendika kurma hakkı ile grev hakkı tanınmış, üniversiteler ve TRT özerkleştirilmiş, yerel yönetimlerin yetkileri arttırılmış, izin almaksızın dernek kurma hakkı ve gösteri/protesto yapma hakkı tanınmış, sosyal devlet kavramı eklenmiştir.

Bu anayasa ile özgürlük güç dengesinde özgürlük iktidarın önünde ele alınmıştı ancak bu halini 10 yıl koruyabildi zira 19 yıl yürürlükte kalan anayasa 7 kez (biri daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi) değiştirildi, özellikle 1971 ve 1973 değişiklikleri anayasanın ruhunu değiştirmiştir.

12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükümetin istifaya zorlamıştır. Muhtıra ile meclis fesih edilmedi, partiler kapatılmadı, anayasa askıya alınmadı ancak koşullar değişti, askerler tarafsız bir hükümet istediği için, CHP milletvekili Nihat Erim partiden istifa etti, 26 Mart 1971 tarihinde hükümeti kurdu, 22 Mayıs 1972 tarihine kadar başbakanlık yaptı. 1961 Anayasası'nın Türkiye'ye ''lüks'' olduğunu ifade ederek, 12 Mart Muhtırası'nı verenlerin direktifi doğrultusunda Anayasa'da bulunan 40 maddede 1971 ve 1973 değişiklikleri yaptırmıştır.

Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname yetkisinin tanınmış, üniversite özerkliği zayıflatılmış, TRT’nin özerkliğinin kaldırılmış temel hak ve hürriyetler için gerek genel bir sınırlamanın getirilmiş, memurlarının sendika kurma hakkı kaldırılmış, küçük partilerin iptal davası açma hakkı kaldırılmış, Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliklerini denetim yetkisi şekle indirilmiş, Milli Güvenlik Kurulu ile askerler söz hakkı kazanmış, TSK üzerindeki Sayıştay yetkisi kaldırılmış, Askeri Yargıtay yetkileri arttırılmış, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kurulmuş, Yüksek Askeri Şura yetkileri arttırılmış, Sıkıyönetim Mahkemeleri kurulmuştur.

Bu kadar geniş değişiklikler yapılması anayasanın ruhunu değiştirdiği gibi sorunların çözümü de mümkün olmamıştır. 1974 tarihinden sonra Anayasa değiştirilmese de toplumsal siyasal bunalımlar 12 Eylül 1980'de ordunun bir kez daha anayasayı askıya almasıyla neticelendi.

1982 Anayasası

Halen yürürlükte olan bu anayasa 2 yıllık anayasasızlık ve askeri yönetim sonrasında askeri yönetimi emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış ve 18 Ekim 1982 tarihinde kabul edilmiş, 7 Kasım 1982 tarihli halkoylamasıyla da yürürlüğe girmiştir. Yine sert anayasa olan 1982 anayasası kabul edildiği günden bu yana 18 kez değiştirilmiştir, ilk haliyle özgürlük güç dengesinde tavrını iktidardan yana koyan anayasa giderek bu halinden sapmış, son değişikliklerle de 1924 Anayasasından beri güçlenerek devam eden Parlamenter sistemden ayrılmıştır. 39 yılda 18 defa değiştiğine göre her iki yılda bir değişikliğe uğradığı kabul edilebilir.

1982 Anayasası 6 yıllık bir geçiş dönemi öngörmüştür. Millî Güvenlik Konseyi 6 yıllık bir süre için Cumhurbaşkanlığı Konseyi haline dönüşmüş ve Cumhurbaşkanına 6 yıllık süre için Anayasa değişikliklerinde sert yetki verilmiş ile siyasal partilerin bazı yöneticileri ve vekilleri için 5 ve 10 yıllık siyasal faaliyet yasağı getirilmişti, daha sonra u faaliyet yasağı 1987 halkoylaması ile kaldırıldı.

1982 Anayasası yürütmeyi güçlendirdi, Cumhurbaşkanının yetkilerini artırdı, Bakanlar Kurulu içinde de Başbakanın yetkilerini arttırdı. Cumhurbaşkanına belli şartlarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimlerini yenileme yetkisi verdi, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı seçimini kolaylaştırdı, iki meclisli yapıyı kaldırdı, toplantı yeter sayısını düşürdü, mecliste partilerin grup kurma sayısını yükseltti, Anayasa Mahkemesine başvuruyu zorlaştırdı, Anayasa Mahkemesinin yetkilerini kısıtladı.

Toplumu siyasetten uzaklaştırmak için kurallar arttırıldı, siyasal faaliyetin sadece siyasal partiler eliyle yürütülmesine yönelik adımlar atıldı,. Siyasi partilere yurtdışı faaliyet yasağı getirildi, kadın kolu, gençlik kolu vb örgüt kurmaları yasaklandı, vakıf kurmaları yasaklandı, dernekler, sendikalar, vakıflar, kooperatifler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları ile siyasî ilişki ve işbirliği içinde bulunması yasaklandı.. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, verim düşürme ve diğer direniş yasaklandı. Dernekler, vakıflar, sendikalar ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının siyasi faaliyetleri yasaklandı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı kısıtlandı.

1982 Anayasası'nda Bugüne Kadar Yapılan Değişiklikler

Aşağıda tek tek ele alınacağı üzere değişiklikler önce özgürlüklerin giderek önünün açılması şeklinde gerçekleşiyor, özellikle 1999 ve sonrasındaki değişikliklerde ise Avrupa Birliği ve uyum çerçevesinde değişiklikler göze çarpıyor, insan hakları Dünya'da ve özellikle Avrupa'daki ilerlemeler ülkemizde de Anayasa'nın sürekli değişmesi ihtiyacını doğuruyor. 1961 Anayasası için nasıl lüks, devrinden ilerde bir anayasa tanımlamaları yapıldıysa, özellikle 2000'li yıllardan itibaren de 1982 Anayasası için geri kalmış, eski ve ihtiyaçları görmeyen bir anayasa tanımı yapılabilir.

2010 ve 2017 değişiklikleri ise özellikle Yürütmeyi ve Yargıyı baştan aşağı değiştirmiştir, bu da 2002'de iktidar olan AKP'nin muktedir olmasının ve kendi siyasal düşüncelerini devlete egemen kılma çabasının sonucu olduğu değerlendirilebilir. 2017 değişiklikleri ile sistem artık Parlamenter sistem olmaktan çıkmış Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi- bir yarı başkanlık sistemine evrilmiştir. Şimdi bütün değişiklikleri kronolojik sıra ile inceleyelim.

1- 17 Mayıs 1987 tarihli değişiklikler ile 21 olan seçme yaşı 19'a indirildi, 400 olan milletvekili sayısı 450'ye çıkarıldı, siyasi partilerin ve liderlerinin siyasi yasakları halkoylaması ile yürürlükten kaldırıldı.

2- 1990'dan beri yurtdışı merkezli Star 1 yayının sonrası 8 Temmuz 1993 tarihli değişiklik ile, radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek, kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbest hale getirildi.

3- 23 Temmuz 1995 tarihli değişiklikler ile seçme yaşı 18'e indirildi. Siyasi partilerin yurt dışında teşkilatlanıp faaliyette bulunması ile kadın ve gençlik kolları gibi örgütlerin kurulmasını yasağı kaldırıldı. Yükseköğretim elemanları ve öğrencileri için siyasi partilere üye olabilecekleri düzenlendi, milletvekili sayısı 550'ye çıkarıldı, sendikaların siyasi faaliyette bulunmaları, siyasi partiler ile ilişki kurmaları yasağı kaldırıldı.

4- 18 Haziran 1999 tarihli değişiklikler ile Devlet Güvenlik Mahkemelerindeki asker üye hakim çıkarıldı.

5- 13 Ağustos 1999 tarihli değişiklikler ile 'özelleştirme' kavramı Anayasa''ya girdi ve kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilebileceği kabul edildi. Kamu hizmeti sözleşmelerinden doğacak uyuşmazlıkların için tahkim yoluna imkan tanındı, bu sözleşmelerde Danıştay'ın inceleme yetkisi görüş bildirmeye dönüştürüldü.

6- 3 Ekim 2001 tarihli değişiklikler ile tutukluluk süresi kısaltıldı, özel hayatına ve aile hayatına saygı hakkı tanındı ve arama ve el koyma sınırlandırıldı, düşünce özgürlüğü genişletildi, sınırlamaya sınır getirildi, dernek kurma hakkı genişletildi, toplantı ve gösteri yürüyüşünde izin şartı kaldırıldı, delillerin kanuni olması şartı getirildi, iş ve işsizlik ile ilgili güvence getirildi, seçim kanunlarındaki değişikliklerin 1 yıl uygulanmayacağı kabul edildi, parti kapatma zorlaştırıldı, odak olma tanımlandı, hazine yardımı kesintisi getirildi, dilekçe hakkı yabancılara da verildi, MGK'ya Başbakan Yardımcıları ve Adalet bakanı da dahil edildi,

7- 1 Aralık 2001 tarihli değişiklikler ile milletvekillerinin özlük ve emeklilik hakları düzenlendi.

8- 26 Aralık 2002 tarihli değişiklikler ile milletvekili seçilememe şartlarındaki belirsiz ifade terör eylemleri şeklinde değiştirildi, ara seçim yapılabileceği kabul edildi.

9- 7 Mayıs 2004 tarihli değişiklikler ile ölüm cezası kaldırıldı, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası anlaşmalar ile kanun hükümlerinin çelişmesi halinde uluslararası anlaşmanın geçerli olacağı kabul edildi, Genelkurmayın YÖK'teki temsilcisi çıkarıldı, TSK Sayıştay denetimine alındı, DGM'ler kaldırıldı.

10- 21 Haziran 2005 tarihli değişiklikler ile RTÜK üyelerinin seçimi değiştirildi.

11- 29 Ekim 2005 tarihli değişiklikler ile bütçe uyumu değişikliği yapıldı, Sayıştay'ın denetim kapsamı genişletildi.

12- 13 Ekim 2006 tarihli değişiklikler ile seçilme yaşı 30'dan 25'e indirildi,

13- 10 Mayıs 2007 tarihli değişiklikler ile bağımsız adayların seçilmesi düzenlendi.

14- 31 Mayıs 2007 tarihli değişiklikler ile TBMM seçimleri 4 yıla düşürüldü, Cumhurbaşkanının 5 artı 5 sistemiyle ve halkoyuyla seçilmesi kararlaştırıldı, Cumhurbaşkanı seçiminin nasıl yapılacağı da belirtildi, Yüksek Seçim Kurulu'nun görev ve yetkileri kapsamına Cumhurbaşkanı seçimi eklendi, TBMM'nin yapacağı her işte 184 olarak belirlendi, karar yeter sayısının hiçbir şekilde üye tamsayısının 4'te 1'inin bir fazlasından az olamayacağı hükmü getirildi.

15- 16 Ekim 2007 tarihli değişiklikler ile Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili geçici madde kaldırıldı.

16- 9 Şubat 2008 tarihli değişiklikler ile devletin her türlü işleminde ve hizmetinde eşitlik ilkesi getirildi, başörtüsü yasağı için kanunda açıkça yasak olmadan kimsenin yükseköğrenim hakkının engellenemeyeceği kabul edildi.

17- 7 Mayıs 2010 tarihli değişiklikler ile Anayasa Mahkemesinin üye sayısı 17 asıl üye yapıldı, yedek üyelik kaldırıldı, üyelerin görev süresi 12 yıl oldu, üyelerin seçimi değiştirildi, siyasi parti kapatma ve anayasa değişikliği iptal güçleştirildi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirildi, HSYK 22 asıl ve 12 yedek üyeye çıkarıldı, üyelerin seçimi değiştirildi, YAŞ kararlarına yargı yolu açıldı, kınama ve uyarı cezasına karşı yargı yolu açıldı, sivillerin askeri mahkemede yargılanması savaş haliyle sınırlandırıldı, 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını engelleyen Geçici 15 kaldırıldı, ombudsmanlık kuruldu, partinin kapanmasına sebep olan vekilin vekilliğinin düşmesinin önüne geçildi, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazilere pozitif ayrımcılık getirildi, yurtdışına çıkma yasağı hakim kararına bağlandı, memurlara toplu sözleşme hakkı verildi, yargı yetkisinin yerindelik denetimi olmayacağı kabul edildi.

18- 16 Nisan 2017 tarihli değişiklikler ile mahkemelerin tarafsız olduğu eklendi, milletvekili sayısı 600'e yükseltildi, seçilme yaşı 18'e düşürüldü, meclis seçimleri 5 yıla çıkarıldı, Cumhurbaşkanı için seçimler 5 yıla indirildi, Meclisin, bakanları ve hükümeti denetleme yetkisi ile Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma hakkı verme yetkisi kaldırıldı, Cumhurbaşkanın veto ettiği kanunun meclis üye tam sayısının salt çoğunluğuyla (301) kabul edilebileceğine karar verildi, Meclis, Bakanlar Kurulunu ve cumhurbaşkanı yardımcılarını denetleme yetkisine sahip oldu, Cumhurbaşkanı adaylığı şartları %5 veya 100 bin imza ile değiştirildi,4 yıllık üniversite mezunu olması şartı değiştirilerek yükseköğrenim şartı getirildi, seçilen kişinin partiyle ilişiğini kesmek zorunda olmadığı kararlaştırıldı, Cumhurbaşkanı hem devletin hem de hükümetin başı ilan edilerek başbakanlık kaldırıldı, anayasa değişikliğini halkoyuna sunma ve yürütmeyle ilgili konularda "cumhurbaşkanlığı kararnamesi" çıkarma yetkisi verildi, bir suçtan dolayı sorgulanabilmesi için milletvekili tam sayısının 3/5, Yüce Divan'a gitmesi için tam sayının 2/3 şartı getirildi, bir veya birden fazla yardımcı atama yetkisi verildi, kendisine ve meclisin üye tam sayısının beşte üçüne seçimleri yenileme hakkı verildi, ikinci döneminde meclisin seçimleri yenilemesine karar vermesi halinde cumhurbaşkanının bir defa daha aday olabileceği belirtildi, Cumhurbaşkanına olağanüstü hâl ilan etme yetkisi ve meclise bunu onaylama, süresini uzatma veya kaldırma yetkisi verildi, bütün işlemlerine yargı yolunun açık olduğuna yer verildi, savaş durumu olmadığı sürece disiplin mahkemeleri dışında askerî mahkeme kurulmasına son verildi, Askeri mahkemeler kaldırıldığı için, Anayasa Mahkemesi'ndeki 17 olan üye sayısı 15 olarak değiştirildi., Cumhurbaşkanı'nın seçtiği 2 üye azaltıldı ve 12 oldu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı Hâkimler ve Savcılar Kurulu oldu, üye sayısı 22'den 13'e, daire sayısı üçten ikiye düşürüldü, kurulun 4üyesinin cumhurbaşkanı tarafından, 7üyesinin meclis tarafından atanmasına karar verildi, Bakanlar Kurulunun bütçe yetkileri Cumhurbaşkanına verildi, Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile kamu tüzel kişiliği kurulabileceği kabul edildi,

Uzun bir yazı oldu ancak görülen o ki Türkiye'nin anayasa serüveni kolay kolay bitecek gibi değil, 5 anayasa, 3 askeri müdahale, onlarca kez değişiklik yüzlerce madde değişikliği ve yine gündemde yeni değişiklikler veya yeni bir anayasa...

Güncelleme Tarihi: 07 Şubat 2021, 16:20

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER